![]() |
"300'den Fazla Kişinin Kademeli Azaltma Yolculuğunda Çalışırken Öğrendiklerim", Jennifer Giordano, PhD, Temsili görseller (MIA) |
2020 yılında bir meslektaşım bana birkaç kitap önerdi. Hepsi de 'Peter Breggin, Kelly Brogan ve Robert Whitaker' gibi yazarların psikiyatriye eleştirel bakış açılarını ele alıyordu. Bu kitaplardan biri de Bir Salgının Anatomisi'ydi (Anatomy of an Epidemic). Bu kitap hayatımı değiştirdi.
Neden? Çünkü daha önce tüm psikiyatrik ilaçların azaltılmasının veya bırakılmasının zor olabileceğini bilmiyordum. Orijinal rahatsızlığın tekrarlaması nedeniyle değil, orijinal sıkıntıyı taklit eden geri çekilme (/yoksunluk -"withdrawal") belirtileri nedeniyle..
Psikiyatri uygulamasının bir asırdan uzun süren kirli tarihi geçmişini okuduğumda, zaten gizli olan şüphelerimin doğru olduğu apaçık ortaya çıktı: Psikiyatri, çok ikna edici profesyonel görünümlü bir kılığa bürünmesine rağmen, bilimden çok büyücülüğe benzer şekilde uygulanmaktadır. Psikiyatri tarihinin bu net anlatımı, zaman içinde gelişen daha büyük resmi görmemi sağladı ve bu da bana onu... derinlemesine sorgulama izni verdi.
"Psikiyatri eğitimimde bana öğretilenler gerçek bilim miydi?"
Bu sorgulama beni bulabildiğim her türlü kaynağı kullanarak saatlerce araştırma yapmaya yöneltti. Gerçeği aramak için çevrimiçi akran destek topluluklarına, Facebook gruplarına, kitaplara, YouTube videolarına ve podcastlere girip çıktım. Öğrendikçe, insanların psikiyatrik ilaçlarını azaltma (reducing), bırakma (stopping) veya değiştirme (changing) konusunda zorluk çekmesinin çok gerçek bir şey olduğu daha da netleşti. Acı çektiklerinde gerçek yardım bulmak için internete başvuran yüz binlerce insanın yalan söyleme olasılığı düşüktür.
Peki bu neden bilimsel olarak mantıklı olmasın? Bunu diğer sınıflardaki psikoaktif ilaçlar için de anlıyoruz, peki SSRI'lar, ruh hali dengeleyiciler ve antipsikotikler neden farklı olsun ki?
İnsanların psikiyatrik ilaçlarını güvenli bir şekilde azaltmalarına yardımcı olmaya başladığımda, referans olarak 'Ashton El Kitabı ve Antidepresanlardan Kurtulma (Ashton Manual and Surviving Antidepressants)' adlı kitaplarım vardı. Benim temel prensibim, hangi psikiyatrik ilaç olursa olsun, onun dozunu her ay %10 azaltmaktı..
İşte başladığım yer burasıydı. O zamanlar ilk hastalarım için üzülüyordum, çünkü ben de onlar kadar şaşkındım. Ne yaptığımı bilmiyordum ama bunun, potansiyel olarak tehlikeli olan ilaçları %50 azaltma veya aniden bırakma ("cold turkey") tavsiyesinden daha iyi olduğunu hissettim.
Yıllar boyunca 300'den fazla kişiyle kademeli azaltma (tapering) yolculuğunda çalışarak öğrendiğim şey, bunun ayda %10'dan çok daha karmaşık olduğudur. Aslında, herhangi birinin azaltmayı (taper) tüm zaman boyunca bu belirli yüzdeyi kullanarak bitirdiğini sanmıyorum.
Kademeli ilaç azaltmanın ne olduğunu kısa sürede anladım. Her bireyin karmaşık biyoloji, tarih, ruh hali, koşullar ve rahatsızlığa karşı tolerans dünyasına adım atmaktır. Safça, bunun nispeten basit bir iş olacağını düşünmüştüm. Bir kademeli azaltma programı oluşturacağımızı, düzenli olarak buluşacağımızı ve bunu takip edeceğimizi. Öğrendiğim şey, bunun her şeyden çok farklı olduğuydu.
Gözlemlediğim kadarıyla psikiyatrik ilaçları bırakmak, ilacın artık açıkça endike olmadığı veya yan etkilere neden olduğu durumlarda bile korkutucu olabiliyor. Birçok kişi psikiyatrik ilaç bırakma deneyimini "hayatımın en kötü deneyimi" olarak tanımlıyor ve "korkunç", "işkence gibi" gibi ifadeler kullanıyor. Bu ifadeleri sayamayacağım kadar çok duydum. Genellikle bir kişinin hayatının en yoğun dönemlerinden biridir.
Öğrendiğim şey, kademeli ilaç azaltmanın şunları da içerdiğidir:
- Tıbbi sisteme ilişkin görüşleriyle uğraşan bir bireyin dönüşümü,
- Otorite figürleri tarafından ihanete uğrama duyguları,
- Ve herhangi birine tüm kontrolü teslim etmek yerine, kişinin özerkliğine saygı göstermede köklü bir değişim.
Kademeli azaltma konusunda herkese uyan tek bir yaklaşım yoktur. Kademeli azaltma sürecinde, kişinin beyin kimyası ve fizyolojisinin anlamadığımız veya nicel olarak test edemediğimiz yönleriyle ilgileniyoruz. Ve onların kişisel, öznel deneyimlerini birincil rehber olarak kullanmalıyız. Bununla ilgili hiçbir şey basit değil. Süreç nüanslı, her birey için tamamen benzersiz ve çoğu zaman zahmetli.
Peki Yaklaşımımı Nasıl Değiştirdim?
Yaptığım ilk şey hastalarıma inanmaya başlamaktı. Bu kulağa saçma gelebilir veya geçmişte kalpsiz bir doktor olduğum izlenimi verebilir; ancak fark ettiğim şey, sağlıklarını korumaya çalıştığım insanlara inanmamak üzere özenle yetiştirildiğimdi. Bu, tıp mesleğinin en sinsi şeylerinden biridir. Bize, incelikle (yada o kadar da incelikli olmayan) ne olursa olsun en iyisini bizim (doktorlar) bildiğimiz öğretiliyor.
Bir psikiyatrist olarak, kişinin aldığı zihin değiştirici ilaçlarla ilgili deneyimlerini yargılamadan oturup dinlemem öğretilmedi. Bana sorgulamak veya merak etmek öğretilmedi. Bana yönetmek öğretildi. Bana bu birey için neyin doğru olduğunu en iyi benim bildiğim öğretildi. Peki uygulanan tedavi işe yaramazsa ne olurdu? Bana verilen çok sınırlı araç setine geri dönmem ve tekrar denemem öğretildi. Bana ilacın kendisini sorgulamam öğretilmedi. Ya da potansiyel zayıflıklarını araştırmam öğretilmedi.
Ya da bu zihin değiştirici kimyasallar hakkında iddia ettiğimiz şeyin kapsamını neredeyse hiç bilmediğimizi düşünün. Öncelikle, insanların bana söylediklerine inanmaya başlamam gerekiyordu. Psikiyatrik ilaçlarının özellikle de ilacı bırakmaya çalıştıklarında, kendilerinde büyük sorunlara yol açtığında.
Bu kolay değildi. Benim gibi derinden sorgulayan bir zihne sahip biri için bile. İnsanların bana söylediklerinin gerçekliğini tam olarak kabul etmekte zorlandığım anlar oldu.
- Birçok kez SSRI'dan kurtulmayı denemişler ve yoksunluk belirtileri nedeniyle başarısız olmuşlardı.
- Benzodaki ufak bir azalma bile onların hayatlarında fonksiyonlarını yerine getirememelerine neden oluyordu.
- İlacın kendisi tedavi etmesi gereken semptomların ortaya çıkmasına neden oluyordu.
Zamanla, duyduklarım arttıkça psikiyatrik ilaçların aslında bizim anlattığımız gibi olmadığını daha iyi anladım. Dinlemeye başlayınca kalıplar belirginleşti. Günlük olarak alınan herhangi bir psikiyatrik ilacın (sadece benzodiazepinler değil) fizyolojik bağımlılığa (dependence) yol açabileceğini bizzat gördüm. Ve bu bağımlılık (dependence), bir kişi ilacı aniden azaltmaya veya kesmeye çalıştığında tehlikeli yoksunluk semptomlarını üretebilir.
Peki, Ne İşe Yarar?
Kademeli azaltma konusunda işe yarayan şeyin, hasta odaklı ve sabit olmayan abartılı bir yaklaşım olduğunu buldum."Sabit olmayan" derken neyi kastediyorum? Bu, birine doz hesaplamalarının olduğu bir kağıt verip bunun yıllar alabilecek uzun vadede işe yaramasını bekleyemeyeceğiniz anlamına gelir. Yaşam değişir. Bir kademli azaltmanın bu gerçeği yansıtması ve bireyin o anki ihtiyaçlarına dinamik bir şekilde yanıt vermesi gerekir. Bu, ihtiyaç duyulması halinde yüzdelerin mevcut durumlarına göre ayarlanması gerektiği anlamına geliyor. Hiçbir zaman birinin kademeli azaltma süreci boyunca aynı yüzdelik azalmayı koruduğunu görmedim. Örneğin, birinin iş değiştirmesi gerektiğinde, bu stresli bir durumdur. Bu, insanların sistemlerinin artan zihinsel stres nedeniyle hassaslaşması nedeniyle dozlarını daha uzun süre tutmayı veya azaltma yüzdelerini düşürmeyi tercih ettikleri bir zamandır. Bu stres geçtikten sonra kişi genellikle önceki azaltma hızına geri dönebilir. Ayrıca, ilaç yükü düşük olduğunda ve dolayısıyla güvenli bir şekilde azaltma hızlarını artırdıklarında, insanların azaltmalarının sonunda kendilerini daha iyi hissettiklerini gördüm. Herkes için bireyseldir. Bunu yeterince vurgulayamam.
Her kişiye uygun tek bir doz azaltma reçetesi yoktur. Gözlemlediğim en yaygın ve nispeten rahat oran, her 4-6 haftada bir ilaç dozunu %2,5-10 arasında azaltmaktır (reductions). Ama bu aralığın dışında da faaliyet gösteren çok sayıda insan var.
- Bazı kişiler daha yüksek bir orandan başlayıp, ilaç dozları azaldıkça tepkilerini gözlemledikçe bu oranı azaltırlar.
- İlaçlara karşı olumsuz reaksiyon gösteren bazı kişilerin, ilaca maruziyetlerini hızla azaltmak için ilacı azaltma sürecini hızlandırmaları gerekir.
Aynı ilacın bir kişide azaltılma hızı, bir başkası için tolere edilebilir olmayabilir.
İstikrarlı Zihniyet...
Zor yoldan öğrendim ki, önemli olan kişinin dozu ne kadar çabuk 0 mg'a düşürebileceği değil, kişinin zihinsel ve duygusal dengesini koruyabilmesidir. Beni bulan birçok kişi ilaçlarından bıkmış durumda. İlaçlarının etkisi altında bir an daha geçirmek istemiyorlar. Bu zihniyetle, ilacı mümkün olduğunca çabuk bırakmak istiyorlar. Bireyin zihinsel istikrarını korumasına odaklandığımızda, kademeli azaltmalar iyi çalışır.
Eskiden en önemli şeyin mümkün olduğunca hızlı bir şekilde dozu kademeli azaltmak olduğu fikrine kapılırdım. Ama sonra insanların hız arttığında acı çektiğini gördüm. İlaçtan kurtulma istekleri kolayca onlara karşı işleyebilir. İnsanlara, kademeli azaltmanın bir maraton olduğunu, süratle koşmak (sprint) olmadığını (bu yarışı kazananın tavşan değil, kaplumbağa olduğunu) anlatmak her zaman kolay değildir. Ancak sonunda, kişi yavaş yavaş kademeli azaltmanın gücünü fark ettiğinde, nispeten zihinsel istikrarı (dengeyi -"stability") bulduğunda ve rahat bir tempoyu koruyabildiğinde, bu nispeten sorunsuz bir süreç olabilir. Netleşen şey, kişinin kendini "nispeten istikrarlı" hissettiği zaman kademeli azaltmanın en hızlı şekilde yapılabileceğidir. Bu, mükemmel hissetmek anlamına gelmez. Yükselişler ve düşüşler olacak ancak bir bireyin ruhsal yapısının hassas dengesini bozduğumuzda acı çekmenin bedeli ağır olur. Genellikle kademeli azaltmanın durdurulması veya yavaşlatılması dönemlerine neden olur.
İyi sonuç veren şey, beklediğinizden daha küçük olsa bile tolere edilebilir hissettiren bir azaltma (reduction) yüzdesi bulmak ve bu azaltmayı düzenli olarak yapmaya devam etmektir. Bu şekilde:
- Kişi kademeli azaltma (taper) konusunda güven kazanır,
- Makul bir yaşam kalitesine sahip olurlar,
- Ve işlevselliğini korurlar (işe gitmek, faturaları ödemek, aileyle ilgilenmek).
Farklı İlaçlara Maruz Kalma...
Her ilacın farklı bir yan etkisi ve kademeli azaltma profili vardır. Her birinin inceliklerini öğrenmem yıllarımı aldı. Hala her gün öğreniyorum. Örneğin, Prozac'ı kademeli azaltmak, Lexapro'yu kademeli azaltmakla aynı şey değildir. Prozac ile bir kişi Lexapro'dan daha büyük yüzdelerle kurtulabilir. Prozac'ın çok uzun bir yarı ömrü vardır, bunun daha kolay olmasının nedeni olduğunu tahmin edebiliriz. Lexapro, kademeli azaltma için daha kısa bir yarı ömre sahip çok "hassas" bir ilaçtır. Küçük doz değişiklikleriyle yoğun bir şekilde rahatsız edici yoksunluk semptomlarını hızla tetikleyebilir. Her kişinin ayrıca beni bulma noktasına (the point of finding me) gelmelerini sağlayan kendine özgü bir yolculuğu vardır. Tipik olarak, zaten başarısız bir şekilde kademeli azaltmayı denemişlerdir ve çeşitli sıkıntı veya istikrarsızlık hallerindedirler.
Birçoğu, sıkıntılarına alternatif bir çözüm bulmak için diğer sağlayıcılar tarafından yapılan başarısız girişimlerde birden fazla ilaca maruz kalmıştır. Hızlı doz azaltımına, yeniden uygulamaya veya alternatif ilaç denemesine her maruz kalma, beyinde bir "ateşleme" olayı olarak işlev görür. Ateşleme Kindling), beynin istikrarlı (/dengeli, stabil -"stabilize") olmaya çalıştığı sırada, beyne bir saldırıya neden olan herhangi bir olay anlamına gelir.
Beynin ilacı azaltacak kadar istikrarlı (/stabil -"stable") hale gelmesini beklemek ise başlı başına bir zorluktur. Ve "istikrarlı" olmak göreceli bir terimdir. Bu, istikrarsızlaştırıcı (destabilizing) olayı yaşayan kişiye özgüdür. Dozları aşağı doğru hareket ettirmenin zamanının geldiğini anlamak için incelik, nüans ve sabır gerekir. Ve aynı şey hangi yüzdeyle başlayacağınızı anlamak için de geçerlidir.
Son olarak, Herkes Benzersizdir...
Her insanın kendine özgü bir yolculuğu vardır. Her insanın biyolojisi benzersizdir. Beyninin yıllar içinde maruz kaldığı şeyler benzersizdir. Her insanın zihinsel ve duygusal rahatsızlığa karşı kendine özgü bir toleransı vardır.
Beyin kimyası değişirken kişinin zihinsel ve duygusal olarak nispeten dengeli kalmasına yardımcı olmak için tüm bunları bir araya getirip tutarlı bir anlam çıkarmaya çalışmalısınız. Bunu yapmak kolay değil. Hastalarımı şu ankinden daha fazla hiç dinlemedim. Hastalarımdan şu an olduğumdan daha fazlasını hiçbir zaman öğrenmedim. Birinin bir sonraki adımının ne olması gerektiğini belirlemek için her gün sürekli öğreniyor, gelişiyor ve sorguluyorum. Hastayla BİRLİKTE teknede olma hissini yaşıyorum. Birlikte fırtınalı denizlerde yol alıyoruz. Bu bir ortaklıktır, diktatörlük değil, karşılıklı güven ve saygının sağlam temelleri üzerine kuruludur.
Hastalarım bilmiyor olabilir, ama onların bireysel deneyimleri, ben onlardan öğrendiğim ve uyguladığım için birçok kişiye yardımcı oldu. Öğrendiğim şey, bu sürecin sürekli olarak açık fikirli, dinamik ve bireyin sürekli değişen ihtiyaçlarına duyarlı olmayı gerektirdiğidir.
---------
Yazar: Jennifer Giordano, (Dr. Giordano, güvenli psikiyatrik ilaç azaltma konusunda uzmanlaşmış bir psikiyatrist ve 'Doğru Psikiyatrin ve Sağlık'ın (True You Psychiatry and Wellness) kurucusudur. 2010 yılında Henry Ford Hastanesi'nde ihtisasını, 2003 yılında Michigan Eyalet Üniversitesi'nden Osteopatik Tıp Doktorası'nı (DO "Doctorate of Osteopathic Medicine") ve 1997 yılında Michigan Üniversitesi'nden Endüstri ve Operasyon Mühendisliği derecesini tamamladı. "trueyoupsych .com")
MIA, By Jennifer Giordano, March 18, 2025, ET:20.03.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
YORUM UYARISI : Yorumlara link ve telefon numarası bırakmak,küfür,hakaret vb gibi suç unsuru olabilecek ve herhangi bir sorunda yasal soruşturma sözkonusu olabilecek bir isim vermek vb gibi yazılar yazmak yasaktır.Özellikle de bunları Unknow olarak yayınlayan yorumlar dikkate alınmayacaktır.Tespit edilirse yayınlanmaz yada silinir..